*UYARI: Bu yazı azıcık taraftar ruhu içeriyor.
12/15 Temmuz tarihleri arasında İstanbul Tozkoparan havuzunda yapılması planlanan 13 YAŞ ERKEK BİREYSEL YÜZME ŞAMPİYONASI -YILDIZ-GENÇ AÇIK YAŞ TÜRKİYE KISA KULVAR MİLLİ TAKIM SEÇMESİ (daha ne kadar uzatabilirlerdi acabağ??) yarışların 2.günü havuzun patlaması üzerine FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ YÜZME ŞUBESİ havuzuna alınarak tamamlandı.
Yarışları önce çocuklarım ve ailem üzerinden değerlendirirsem;
Yüzücülerimden biri bu yıl hedefine koyduğu Milli Takım üyesi olma şerefine 3 baraj geçerek ulaştı. Diğer yüzücüm ise kendine göre daha gerçekçi hedefler koymuştu ve bu hedefler doğrultusunda derecelerini oldukça düşürdü. Her yarışında en iyi zaman, antrenörünün ısrarı üzerine ilk kez girdiği bir branşta B final yüzerek hepimizi şaşırtıp gururlandırdı. Sezonu başarı hissi ve tatlı bir yorgunlukla bitirirken tatilin ikinci günü “Eee yarın ne yapacağız?” demeye başlamışlardı bile.
Değerlendirmeye genelden devam edersek;
Yıllardır yazmaktan ve paylaşmaktan usanmadığımız, ama federasyon yetkililerince defansa geçilip duymamazlıktan gelmeye usanılmayan havuz problemi en nihayetinde inkar edilemez yere ulaştı. Neyse ki bu durum yarışlar devam ederken vuku bulmadı da hiç bir sporcu ya da görevli zarar görmedi. Artık bu saatten sonra o havuzda neler olur inanın bilmiyorum. Zannımca temele dinamit koyup patlatmak ve camiamıza yakışır Avrupa standartlarında yepyeni bir havuz yapmak gerekir. Hükümeti arkasına almış olan Federasyon yapımızdan beklentimiz bu yöndedir. Bu yapı bile İstanbul’a bu havuzu kazandıramazsa daha da umut etmeyeceğim zaten!
10 yıldır yarıştan yarışa koşarken Anadoluda bir çok harika havuz gördüm. Her seferinde iç geçirip “Keşke şampiyonalar burada olsa” dedim, ama işin iç yüzü her seferinde beni hüsrana uğrattı. O harika havuzlar ya belediyelerce ya da GSM eli ile inşa edilmişti. İstanbul’da belediyelerin yaptığı harika havuzlar yarışlara verilmiyor, GSM havuzları ise çok küçük, ancak miniklerin şehir yarışlarına yetiyor.
PEKİ NEDEN YARIŞLAR NEDEN HEP İSTANBULDA YAPILIYOR?
Evet son on senedir yarışların çoğu İstanbul’da yapılıyor. Genellikle Tozkoparan havuzunda , sanırım iki kez ENKA SK havuzunda ve son olarak kısmi de olsa FENERBAHÇE SK havuzunda. Buradaki esas sebep -aklınızdan geçtiği gibi- çoğunluk yüzücünün İstanbullu olmasında, ama zannetmeyin ki İstanbul kulüp ve yüzücülerinin isteği bu yönde olsun ve federasyona bu konuda baskı yapsın.
Tam tersine.
İstanbul yüzücüleri ve kulüpleri yarışlar kendi şehrinde yapıldığında harcırah alamazlar. Bu şu demek; İstanbul trafiğinde oradan oraya günde en az iki kere git-gel yapamayacak olan sporcuların şehir dışından gelen diğer sporcular gibi havuz çevresinde bir otelde konaklaması, ama bu konaklamanın harcırah dışında kalması sebebi ile otel ücretinin kulüp kasasından ya da sporcu velileri tarafından ödenmesi demek. İstanbul otel fiyatları göz önüne alındığında adı büyük ama bütçesi o kadar da büyük olmayan amatör şubelere ve ailelere çok ciddi bir yük biniyor. Oysa şehir dışına çıktığımızda otel fiyatları daha makul olabileceğinden alınacak harcırah hem biz aileleri hem de kulüplerimizi oldukça rahatlatacaktır.
Yani ekonominin matematiği şunu söylüyor;
- Sebep İstanbul kulüpleri değil, hatta büyük kulüpler hiç değil!
- Sebep Federasyonun kasasından harcırah olarak ne kadar az para çıktığı!
- Camianın cebinden çıkan para miktarı değişmiyor. Paranın kimin cebinden çıktığı değişiyor.
Bu arada yeri gelmişken şunu da belirteyim. Federasyondan alınan harcırahlar belli kurallara ve barajlara tabii olup, kimi zaman kulüpler de konaklama bedelleri için kendi bütçelerine göre ayrı bir baraj uygulamasına gidebiliyor. Yani zannetmeyin ki ben iki çocuğum için otel parası ödemedim! Kulübümüzün kaldığı oteldeki konaklama bedeli belli sporcular için kulüp tarafından ödenirken, diğerlerini biz veliler üstlendik.
Gelelim başlığımıza…
HER İŞTE BİR HAYIR VARDIR!
Patlayan havuz faciası doğduğum günden beri taraftarı, yaklaşık 10 yıldır da fiilen üyesi olmaktan gurur duyduğum FENERBAHÇE ailesinin insanüstü çabaları ile kulüp havuzumuzda bir şenlik havasında geçti.
2.gün sabah yüz yüze kalınan acı gerçekte çözüm üretilmeye çalışılırken; nadide kulüplerimizden biri makul bir sebeple, diğeri ise bilemediğim bir sebeple yarışları üstlenmek istememiş, fiziksel şartlarımız çok da uygun olmamakla beraber şube kaptanımız tarafından yarış gönüllü olarak üstlenilmişti.

Bir çoğumuzun gözleri ile şahit olduğu olağanüstü bir çaba ile, temel malzemeler (daktronik vs) Tozkoparandan Fenerbahçeye taşınmış- kurulmuş- geç de olsa yarışlara kaldığımız yerden devam edilmişti. Yarışlar gece yarısına kadar sürdü, çünkü şehir dışından gelen yarışçıların ve ailelerinin bir gün daha konaklama sorunu yaşanması istenmedi. Kulübün her türlü demirbaşı bile en ufak bir tereddüte dahi kapılmadan yüzücülerin kullanımına açılmıştı.
Tribün yetersizdi…olsundu! Havuz ulaşımı zordu…olsundu!
Parkımız vardı, manzaramız vardı, yarışlar devam ediyordu, rekorlar kırılıyordu, barajlar geçiliyordu, aileler güneşleniyordu, çocuklar temiz hava alıyordu, daha ne olsundu?
Yarışlarda iki an vardı ki benim adıma her şeye değmişti.
İlki; tribünde arka sırada oturan ve şehir dışından geldiği anlaşılan iki velinin kendi arasındaki diyaloğu sı sırasında “Ne iyi oldu yarışların burada olması, çocuklar İstanbul’u Tozkoparandan ibaret sanıyordu ” cümlesi.
İkincisi ise; Bursalı bir yüzücümüzün annesi tarafından bana mesaj atılıp kızının numaralı gözlüğünü kaybettiğini söylemesi üzerine; ofis çalışanımız Ali Pala ve tüm temizlik ekibince soyunma odaları dahil arayıp bulamayışımız, ama o kalabalığa rağmen gözlüğün daha sonra tribünde bulunup sahibine ulaştırılması oldu.
Yarış sırasında ve sonrasında gerek benim sayfama gerek kulübümüz instagram sayfasına sayısız teşekkür mesajı geldi. Ne mutlu bize çocukların emekleri boşa çıkmadı, biz de kulüp olarak tamamen hazırlıksız olduğumuz büyük bir organizasyondan alnımızın akı ile çıktık. Ufak tefek aksaklıklar yaşattıysak affola!
Kim bilir belki bu bir ilk olur da bundan sonraki sezonlarda sizleri başka organizasyonlarda yine FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ YÜZME ŞUBESİNDE ağırlarız 😉
Yeni sezonda buluşmak dileği ile şimdilik iyi tatiller.
Berna Çetin Kavili
Yüzücü Annesi ©
Merhaba güzel ve faydali bilgileriniz icin tesekkur ediyorum musait zamaninizda milli takima nasil yuzucu seciliyor a finsl yuzenler arasindan mi aliniyor bu bilgiler federasyon sayfasi dahil bir yerde yok güzel kaleminize alirsaniz sevinirim iyi tatiller başarılar
BeğenBeğen
Berna hanım Merhaba ağzınıza sağlık ne güzel yazmışsınız.Benim kızım 14 yaşında bu ikinci Şampiyona ya katılımı hem veliyim hem yüzme Antrenörüyüm çocuklar o kadar memnun kalmışki kızım döndüğü gün anne Anne keşke bir kaç gün daha kalsaydık dedi neden dedim ? Şimdiden FB havuznu özledim dedi o kadar çok keyifli geçmişki çok mutlu geldi şampiyonalardan korkuyordu şimdi keşke bir daha gitsek diyor sebebi FB havuzunda yüzmeleri ve motive olmaları derecelerinin hepsi düştü umarım Berna hanım hep ev sahipliği yaparsınız FB yönetimine teşekkürlerimi sunuyorum.İnşallah yazınki yarışlar hep orda olur. Sevgiler
iPhone’umdan gönderildi
BeğenBeğen
Berna hanım meraba bugün blog daki tüm yazıları bir çırpıda okudum gerek çocukluk ve gençlik te ki yüzücülük yıllarım gerekse 2000-2005 arası burhan felek te çok sevdiğim barış bul abimin yardımcılığını yaptığım yıllar gözümün önünden geçti.Şu anda anadolunun küçük ve bir o kadar kaderine terkedilmiş şehri olan Tokatta eczacılık yaparken 1 yıldır tekrar kendimi master yüzme camiasının içinde buldum ve ayrıca 6 yaşındaki kızımı benim yapamadığım ve içimde kalan elit yüzücü yapmak için didiniyorum .Çocukluğumda yüzücü gençliğimde antrenör şu anda ise veli olarak bulunduğum bu camia gerçekten spor kamuoyunda öksüz evlat muamelesi görmektedir ve fakat yüzme başlı başına bir ayrıcalıktır umarım bende sizin gibi elit sporcu babası olabilirm başarılar tüm yüzmeye gönül ve emek verenlere…
BeğenBeğen